Yaşam

Osmanlı İmparatorluğu’nun ve Türkiye’nin Ayrılmaz Parçası Sefarad Yahudilerinin 531 Yıllık Hikayesini Anıyoruz

İbranice’de İspanya anlamına gelen ‘Sefarad’ kelimesi, 1492’de Elhamra Fermanı ile İber Yarımadası’ndan sürülen Yahudi cemaatini anlatmak için kullanılıyor. Bugün Türkiye’deki Yahudi cemaatinin önemli bir bölümünü oluşturan Sefarad Yahudileri ; Osmanlı ve Türkiye tarihinde çok önemli roller üstlenmişlerdir. İber Yarımadası’ndan ayrılarak Osmanlı topraklarına giden Sefarad Yahudilerinin 531 yıllık öyküsünü hep birlikte hatırlayalım.

Elhamra’da Ferdinand ve Kastilyalı Isabella, Yahudileri İspanya’dan Sürme Fermanını imzaladılar ve yayınladılar: Yahudiler İber Yarımadası’ndan sürülecek ve geri dönmelerine izin verilmeyecekti.

Kendilerine ülkeyi terk etmeleri için tanınan süre 2 Ağustos 1492 gece yarısı sona ermiştir.

Yahudiler, 531 yıl önce bugün, evlerini, topraklarını, hayvanlarını, servetlerini ve mücevherlerini geride bırakarak, bir gün geri dönmeyi umarak, ancak yanlarına yalnızca evlerinin anahtarlarını alarak İspanya’yı terk ettiler.

İspanya’dan göç eden Yahudilerin sayısı tartışmalı olsa da tarihçilerin üzerinde ittifak ettiği mantıksal sayı 120.000 civarındadır.

Bu zorunlu ayrılıktan sonra onları yeni bir vatan bekliyordu.

İspanya’dan sürülen Yahudiler, benzer ideolojik yaklaşımlara sahip Avrupa devletlerinin çoğunda kabul görmedi. Onları kucaklayan Osmanlı Devleti oldu.

O günlerde tek bir ülke vardı, Osmanlı İmparatorluğu; Farklı din, soy, kültür ve dilden gelen bu göçmenleri kucaklayan Sultan II. Bayezid, bütün devlet yöneticilerine hitaben yazdığı emrinde şunları söyledi:

‘İspanya Yahudilerini reddetmek şöyle dursun, göçmenlere kötü davranacaklar veya aksini yaparak en ufak bir zarara yol açacaklar, idamla cezalandırılacaklar…’

İspanya’dan gelen göçmenler, bir yanda Saray’ın ve yerel Müslüman çoğunluğun hoşgörüsü, diğer yanda dindaşlarının maddi ve manevi desteğiyle yeni ortamlarına hızla uyum sağladılar.

Yeni vatanlarına gelişlerini takip eden 300 yıl boyunca Osmanlı Yahudilerinin gelişimi, İspanya’daki Altın Çağ ile aynı seviyede değildi. İstanbul, İzmir, Selanik ve Safed gibi Osmanlı şehirleri, Sefarad Yahudiliğinin kültür merkezleri haline geldi. Dericilik, bakırcılık, dokumacılık ve boyacılık gibi alanlarda uzman olan ustalar bilgilerini uygularken, daha önce İspanya’da devlet hizmetinde bulunmuş olanlar saray hizmetinde, özellikle dışişleri ve maliye alanlarında çok değerli görevler üstlenmişlerdir.

Saray hekimlerinden birden fazlası Yahudi idi. Bunların arasında başta Doktor Yakup, Jozef Amon, Moshe Amon, Daniel Fontesca, Gabriel Buenaventura olmak üzere bilinen sayısız ismin başında geliyor.

İmparatorluğun ayrılmaz bir parçası olan Yahudiler, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü sırasında her zaman devlete sadık kaldılar. Osmanlı’yı vatanları olarak gören ve gidecek başka yerleri olmayan Yahudiler, Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yürütülen Milli Mücadele’ye de maddi destek verdiler. Savaştan sonra kurulan yeni Cumhuriyet’in ayrılmaz bir parçası oldular.

1948’de İsrail devleti kurulduğunda dünyadaki bütün Yahudiler bu ülkeye davet edilmişler ve “artık bir devletin var, başka ülkelere sığınma, İsrail’e yerleş” kampanyası başlatmışlardı.

Bu davete en az yanıt ise Türkiye’deki Yahudi cemaatinden geldi. Anavatanlarının Türkiye olduğunu ve gidecek başka yerleri olmadığını düşünen Türkiye Yahudileri, çoğunlukla Türkiye’de kaldılar.

Ancak Varlık Vergisi, 6-7 Eylül Olayları gibi olaylarla Türkiye’de gayrimüslimlerin hayatı daha da zorlaştı. Bunun üzerine yaklaşık 40 bin kişi Türkiye’den İsrail’e göç etti.

Türk Hahamlığının verilerine göre bugün Türkiye’de yaklaşık 25.000 Yahudi yaşıyor. Türkiye’den ayrılmayı reddeden toplumlar, sayıları eskiye göre çok daha az olsa da tarihin tüm acılarına rağmen var olmaya devam ediyor.

Türk Yahudileri gerek 1492’de kendilerini kucaklayan Osmanlı Devleti’ne gerekse İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’e teslim olmayan Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük minnet duymaktadırlar. Ülkemizin asli unsuru ve vatandaşı olarak yaşamlarını sürdürürler.

İzmirli Sefarad Yahudisi bir aileden gelen sanatçı Can Bonomo, 2012 Eurovision’da Türkiye’yi temsil etti.

Türkiye’deki Sefarad Yahudilerinin konuştuğu ‘Ladino’ dili çok sempatik bir dildir. İspanyolca-Türkçe-İbranice kelimeler içeren bu dil İsrail’de değil sadece Türkiye’de konuşuluyor ama ne yazık ki yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ladino yani Yahudi İspanyolcası olarak adlandırılan bu dil, Türkiye’de doğup büyüyen gençler tarafından pek kullanılmadığı için yeni nesillere aktarılamıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Türk türbanlı eskort istanbul kızlar
Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort